MİMARCA CAM

Elmacı Architects kurucusu mimar Mennan Elmacı, cam ile ilgili sorularımızı yanıtladı.

Bir yapı malzemesi olarak camın sizde çağrıştırdığı kavramlar/konseptler neler?

Cam topraktan sonra insanlığın şekil verdiği en eski malzemelerden biri. Benim için doğadan geliyor olması oldukça önemli. Kumun ateş ile buluşmasından doğan bu sürprizli malzeme, tüm bu özellikleriyle başlı başına bir ilham kaynağı. Ben camı sadece geçirgen, şeffaf bir malzeme olarak görmüyorum. Elbette mimarlıkta çok önemsediğimiz doğal ışıkla ilişki kurmak için iyi bir araç şeffaf cam. Diğer yandan tüm bu bahsettiğim gizemli varoluşu benim için cam ile çok daha deneysel, alışılmadık tasarımlar hayal etmek için her zaman kışkırtıcı. Bir bakıma oldukça cezbedici bir malzeme olarak da görüyorum: ışıltısı, her forma girebilen kıvraklığı veya yapıda sınırları koyarken biz mimarları olabildiğince açık olmaya motive edebilen bir malzeme oluşu böyle düşünmemde etkili.

Projelerinizin tasarım aşamasında, cam tercihinde hangi kriterler belirleyici oluyor (yalıtım, yansıtıcılık, renk, vb.)?

Benim projelerim, çoğunlukla odağına işlevi alır. Açıkçası bu bağlamda, tasarım neyi gerektiriyor ise cam tercihim de o yönde oluşur. Işığı kesmek istediğim bir yerde yansıtıcılık veya karartma özelliklerinin, efekt vermem gerektiğinde dokusunun peşinde koşmam olasıdır. Günümüzün yapıları doğa ile kurdukları etkileşimle değer kazanıyor. Bu anlamda projeme anlam katacağını düşündüğüm her türlü duyarlı üretimin ve teknolojik gelişimin de ilgimi çektiğini belirtebilirim. Yeni malzemeleri yapılarımda kullanmayı önemli bir deneyim olarak görürüm ve bunun için hevesliyimdir.

Dünyada sizi cam kullanımıyla etkileyen bir yapıyı ansanız, hangisi olurdu?

Çağdaş mimarlık cam malzeme ile yükselen veya cama verilmiş organik formlarla kalbimizi kazanan pek çok yapı ile dolu. Yapıları sundukları yenilik, değiştirdikleri alışkanlıklar ve yapıldıkları yer, zaman gibi faktörler göz önünde tutularak değerlendirdiğinizde bir mimar olarak çok az üretim etkileyici olabiliyor. Bu kriterleri başarı ile sağlayan pek çok örnek de dönemsel olarak etkileyici hale gelebiliyor. Mutlaka bir örnek vermem gerekirse, örneğin Peter Zumthor’un bulunduğu köy ile bütünleşen büyük cam yüzeylerinin mekana ve o mekanı kullananlara kattığı değerin bende hissettirdiğini, herhangi bir çağdaş mimarlık yapısı çok da hissettirmiyor.

Camın yapı tasarımına ne gibi değerler kattığını düşünüyorsunuz?

Sanıyorum, bunun tek bir evrensel cevabı var: doğal ışık. Işık, karanlıkta olmak üzere tasarlanmış özel mimari konseptler dışında, bir yapı için yaşamsal önemde. Camın bu amacı sağlayan en önemli malzeme olduğu açık. Özellikle yapının çevresi ile bütünleşmesinin artık bir tercih değil, neredeyse ihtiyaç olduğu günümüz mimarlığında, ışık ile kullanıcılara sağlık sağlayan, doğanın yapı içinde de var olmasına hizmet eden, ışığın başlı başına yapısal bir eleman olarak kullanımını sağlayan tüm üretimler bence çok değerli. Bunların tümü cam ile sağlayabileceğimiz değerler.