Çerez Politikası

Şeffaf Bülten, internet sitesinde kullanıcılarına en iyi alışveriş deneyimini sunmak için çerezler kullanmaktadır. Çerez Politikamız hakkında daha fazla bilgi için buraya tıklayın.

Sign In

MİMARCA CAM

MUUM kurucuları Murat Aksu ve Umut İyigün camla ilgili sorularımızı yanıtladı.

Bir yapı malzemesi olarak camın sizde çağrıştırdığı kavramlar/konseptler neler?

Camın bizde çağrıştırdığı kavramlar şeffaflık, sınırsızlık, yansıma, ışık ve doğallık. Mimari ve iç mimari tasarımlarda camın şeffaflığını, iç ile dış mekanlar arasındaki sürekliliği ve akışkanlığı sağlamak amacıyla kullanıyoruz. Aynı zamanda camı doğal ışığı yapının içinde her noktaya ulaştırabilmek için yatay veya düşey olarak kullanabildiğimiz, renk ve dokusuyla oynadığımızda çok farklı etkiler yaratabilen bir malzeme olarak görüyoruz.

Projelerinizin tasarım aşamasında, cam tercihinde hangi kriterler belirleyici oluyor (yalıtım, yansıtıcılık, renk, vb.)?

Tasarımlarımızda cam seçiminde estetik olarak renk ve yansıma gibi görsel kriterler ilk başta etkili olsa da tasarımın ilerleyen aşamalarında yalıtım, akustik ve güvenlik gibi teknik özellikleri de dikkate alarak seçimlerimizi yapıyoruz. Özellikle, teknolojik camları tercih ederek şeffaflığın yanı sıra yalıtım değerlerini de en üst seviyede kullanarak enerji etkin yapılar tasarlıyoruz.

Dünyada sizi cam kullanımıyla etkileyen bir yapıyı ansanız, hangisi olurdu?

Murat Aksu: Mimar Norman Foster tarafından tasarlanmış olan Berlin’deki Parlamento Binası’nın çatı kubbesi hem kavramsal hem de teknik olarak aklımda yerini her zaman koruyan bir yapıdır. Doğu ve Batı Almanya’nın tekrar birleşerek bütünleşmesini vurgulayan ve tamamen şeffaf yapısıyla demokratikleşmeyi sembolize eden kubbe, aynı zamanda, ziyaretçilerine parlamento oturumlarına bakış ve 360 derecelik bir şehir manzarası sunmakta.

Umut İyigün: Açıkcası bu konuda tek bir tercihte bulunmak çok zor. Ama Mies van der Rohe’nin iç-dış sürekliliğini alabildiğine basit ve etkileyici bir şekilde sağladığı Farnsworth Evi başta geliyor. Ayrıca Herzog & de Meuron’un Hamburg Elbphilharmonie binasında camın cephedeki kullanımının yanı sıra iç mekandaki kullanımı da oldukça etkileyici.

Camın yapı tasarımına ne gibi değerler kattığını düşünüyorsunuz?

Tasarımlarımızda camın yarattığı etkinin öncelikle fiziksel sınırları şeffaflaştırdığına, kullanıcının dış dünyayla bağlantısını koruyarak özgür hissetmesini sağladığına inanıyoruz. Diğer yandan, doğası itibariyle dayanıklı bir malzeme olması sayesinde cam, malzeme olarak bütünlüğünü ve özelliklerini yapı ömrünün uzun bir bölümünde koruyor. Bu sayede camın, yapıların güzel bir şekilde eskiyerek kentle olan görsel bütünlüğünün kalıcı olmasını sağladığını düşünüyoruz.

Bu değerler sizin projelerinize nasıl yansıyor, camı nasıl kullanıyorsunuz?

Cam hem şeffaf hem de opak ve dayanıklı bir malzeme olması sayesinde yapıda hem kabuk hem de iç mekanlarda çok esnek bir şekilde kullanılabilmekte, bu da çok fazla çeşit malzeme kullanmadan bir tasarım ortaya çıkmasına olanak sağlıyor.

Bunu yanı sıra doğru cam seçimi ile enerji etkin, sürdürülebilir yapılar elde etmeyi önemsiyoruz. Projelerimizle konuyu anlatmak istersek, Türkiye Noterler Birliği’nde cephede geniş yüzeylerde cam kullanarak yapının merkezinde bulunan iç avlu, sosyal alanlar ve çalışma alanlarının görsel olarak bütünleşmesi hedeflemiştik.

Doğuş Maslak Kule projesinde, kentin önemli bir yerinde bir nirengi noktası oluşturduğuna inandığımız yapının form tasarımı için cam bir prizmanın narin bir şekilde yontulmasından yola çıkmıştık.

Doğuş Otomotiv Kartal ofis binasında cam, kullanıcıların dış mekanla olan görsel ilişkilerinin sürekliliğini sağlarken aynı zamanda da yapının çevresi ile bütünleşip gökyüzüne doğru azalarak yükselmesini mümkün kılmıştı.

Camın mimaride yaratıcı kullanımları için hayalleriniz neler?

Camın yapısal olarak taşıyıcı olması ilginç olabilir, ama biz daha çok yakın gelecekte cam yüzeylerin akıllı ekranlar olarak veri işleyebilir hale geleceğini hayal ediyoruz. Bunun yanı sıra yüzeyler üzerinden enerji elde etmek üzere geliştirilmiş olan sistemlerin daha aktif ve verimli hale gelmesiyle cam yapıların enerji üretmesini bekliyoruz. Aynı şekilde, cam yüzeylerin kişiselleştirilebilir hale gelmesiyle, şeffaflık ve renklerin ayarlanabilmesiyle camın hayatı renklendireceğini düşünmekteyiz.

Fotoğraflar: © Gürkan Akay (2-5: Türkiye Noterler Birliği), Yerçekim (6-9: Doğuş Otomotiv Genel Merkezi)